18 Mart 2015 Çarşamba

Avrupa Gezisi Devam (4.Gün)... Florence..Part1...

Çok uzun bir aradan sonra kaldığım yerden devam ediyorum. Hazır olun, çok uzun... :)

Kocaman 3 günlük Roma ziyaretimizin ardından edindiğimiz hızlı tren biletleri ile Floransa' ya gittik. Eşimin ve benim ilk hızlı tren deneyimimizdi. Çünkü o zamana kadar tüm gezilerimizi uçakla planlamıştık. Bu yüzden her anının tadını çıkardık.

Floransa' ya varınca ilk önce eşyaları otele atmak için hemen otel işletmecimizle irtibata geçtik. Otelimiz aslında 3 katlı bir binanın en üst katı. Apartman gibi, dışardan otel diyemezsiniz ve her katı başkasına ait otel. En güzel kat bizimkiydi.Çünkü en üstteydi hehe...  Ayrıca işletmecisi sürekli orada da değil. Çünkü bunun gibi bir kaç daire daha işleyiyor. Bu da buyrun resmi. :) Güven konusunda çok rahatlar. Size bi dış kapı anahtarı bi de oda anahtarı veriyorlar. İçeride umumi kullanım için buz dolabı koymuşlar ki kesinlikle kullanmadım. Her odanın duşu ayrı. O konu benim için önem arz ediyordu. Sürekli temiz havlu bırakıyorlar ve sabun, şampuan normal otellerdeki gibi günlük konuyor odanıza. Bu da girişi. :)


Otelimize yerleşir yerleşmez ilk işimiz etrafı turlayıp planımıza kaldığımız yerden devam etmekti.
Bu yüzden iner inmez otomatik makinelerden Pisa bileti almıştık. Biletler açık bilet olduğu için öğleden sonra kullanmaya karar verdik.


Uyarı!!: Biz biletleri 12 euro gibi bir fiyata aldık. Ama bileti binmeden önce istasyondaki bilet okuyuculara okutup bileti valide etmeniz gerekiyor. Biz bunu bilmeden biletleri aldığımız gibi trene bindik ve kontrol görevlisinden 5' er euro ceza yedik. Kaldı ki cezası 30 Euro da olabilirdi. Biz bileti alığımız gün bindiğimiz için ve turistiz diye bize 5 euro kesti. :)

Neyse biz günümüze dönelim.
İlk işimiz elimize haritamızı alıp, Duomo' ya yani Floransa Katedrali' ni görmeye gitmekti. Floransa' da Roma'nın atmosferini yaşadık. Sürekli peş peşe tarihi mekanlar görmeye devam ediyorsunuz. Ama Roma' nın aksine burada hepsi bir araya toplanmış sanki.


Bi kaç mekana uğradıktan sonra, Duomo' ya geçtik. Şimdi, sadece katedrale girecekseniz bilet alıp, paranızı sakın harcamayın, giriş ücretsiz, ama içeride alt katta müze, tepe de kubbe, kenarda çan kulesi, yan tarafında vaftizhane ve cennetin kapısı dedikleri sanat çalışmasının olduğu kısım ve kapıların aslının sergilendiği müzeye giriş ücretli ve hepsini tek biletle ilerideki bilet gişesinden almanız gerekiyor. Orayı da sora sora buluyorsunuz, kuytuda bir yer, neden öyle onu da hiç anlamadım. Bi binanın içine girip alıyorsunuz biletleri. Ben Mehmet' i sıraya bırakıp, biletleri almaya gittim, ki iğrenç bi kuyruk oluyor girişte. Vakit kaybı olmasın diye ayrıldık.







Şu anda tepeye tırmanmaya başlamışız ve ben yukarıdan makinenin flasının koruyup camda parlamasını engellemeye çalışarak resim çekmeye uğraşışımı dün gibi hatırlıyorum. :)



Bi Mehmet gördüm sanki. :)) Siz de gördünüz hehe... 


Kubbeye tırmanmak akıl karı bir iş değil, eğimli 
daracık koridor merdivenleri ve minnacık tünelleri geçmek zorundasınız. 


Ara ara bırakılmış hava boşluklarından ne kadar kaldığını anlamanız, hadi az kaldılarla tamamlamanızı sağlıyor, mutlaka bu işe girişirim diyorsanız, yanınızda sıvı takviyeniz olsun.


Ve nihayet...





Peki bize bu yorgunluk yetti mi? Haaayıııır.. Bi de çan kulesine çıkmamız lazımdı. Daha yükseğine çıkmış olduğumuz ve manzaranın kesinlikle değişmeyeceğini bile bile bunu yaptık mı? Evet! :S




Bu iki yorgunluğun arasına iki müze ve bi vaftizhane, böyle sığar ama önce Lindt Molası :)
Şaka gibi ya Duomo' nun dibindeydi. 


Evet buradan sonra katedralin altındaki müzeye ve cennetin kapılarına da bakalım ve öğleden sonraki Pisa gezimiz için bir sonraki blog postumuzda buluşalım...







Müzenin içerisinde gerçek altından yapılmış olan kapılar var.. 


Tabi ki de kapılar camekanlarla kapatılmış. :)




Şimdilik hoşçakalın... 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder